30 Aralık 2010 Perşembe

Nasıl bir seneydin sen öyle?!


2010 senesi 21 yıllık hayatın en unutulmaz senesi ödülünü alabilitesi en yüksek olan yıldır!

2010 senesi CAN'dır! 2010 senesi CANımı çıkarandır, Sonra en güzel sulardan geçirip üstüne en sevdiğim çiçeklerden taç yapıp geri yerine koyandır!

2010 yılı koşturmaktır! Koşmaktan yorulmaktır.. Sonra durup bir nefes alıp tekrar koşmaktır! Ama hiç yorulmamaktır!

2010 yılı formalitelerin yılıdır! Formaliteler uğruna bir dünya kağıt tomarının peşinde koşup imza toplamaktır..

2010 yılı özlem çekmektir.. Özlemektir...Özlemekten ilk defa hıçkırarak ağlamaktır... O kadar özlemektir ki bu yüzden her gece Berlin'in koynundan çıkıp vatana kaçmaktır rüyalarda...

2010 yılı ülkeler gezmektir.. Farklı yemekler yemektir... Ama hiç bir tadın annemin yaprak sarmasının yerini alamayacağını bilmektir...

2010 yılı kalbin yapılan hiçbirşeyden pişman olmamasıdır...

2010 yılı temizlik senesidir. Hayatımın sadece belli zamanlarında var olan, ama onun dışında nerde olduklarını bilmediğim, dostunum diyen ama aslında olmayanları bir bir bulup, kapının önüne koymaktır.. Herkese değerince davranabilmeyi öğrenmektir...

2010 büyümektir... Artık kimsenin çocuk demediğini farketmektir... 2010 aslında ne kadar güçlü olabilineceğini görmektir...

2010 inanmaktır.. Herşeyin bundan sonra çok farklı olacağına inanmaktır... Planların ve ideallerin yön değiştirmesidir...

2010 hayatımın boğaz köprüsüdür... Bu köprünün inşaatında çalışırken özlemektir İstabul'u 2010...

2010 birşeyleri beklememeyi ve plan yapmamayı öğrenip, zara göre düşünmektir bir sonraki hamleyii..

2010 çevredeki insanların muhabbetlerinin değişmesidir.. Mesela "bu yaz evleniyoruz" , "nişanlanacaklarmış" , "yüzük taktık" ya da ne bileyim sınıf arkadaşımın çocuğunun olduğunu öğrenmektir 2010 ...-Ve bu muhabbetlere aval aval bakmaktır 2010 :)

Saymaya devam edersem çok şeyler çıkar ama velhasıl 2010 güzel şeydir.. 2011 in annesidir... 2011 bakalım kime benzeyecek?

24 Aralık 2010 Cuma

Kadıköy Belediyesi! sen beni bugün güldürdün ! :D



Evet bugün bu afişi Altıyolda gördüm. İlk tepkim "OHAAA!" oldu. :D

Yoksa bu bir intihar girişimi mi? :D

Hristiyanlara kıyak yapan Chp, bu afişlerle seçimleri kazanacak mı ? :D

Yoksa CHP herşeyden vazgeçip dalga mı geçmeye başladı?:D

Acaba AKP buna karşılık olarak "yılbaşınız mübarek olsun!" diye afiş asacak mı?:D

Herşeyi bırakalım belediye başkanının bu afişten haberi olmamasına ne diyeceksiniz? :D

Haberi olduktan sonra Afişin indirilmesi de daha hoş ! :D

Şimdi aynı performansı AKP den bekliyoruz ! :D

Neysa yha çok eğlendim ama !! :D

22 Aralık 2010 Çarşamba

POLYANNA OLMAK LAZIM !

"Hayat,Sen planlarını yaparken, onun bildiğini okumasıdır" demiş John Lennon...

Çok doğru olduğunu bir kez daha anladım.Günlerim çok yoğundu hergün bir ertesi gün yapmam gerekenler listelenip dururken bir de bakmışım kolumda birdenbire bir alçı. Doktor Alçıya almamız lazım iç kanama olmuş dedi ! Offfff !! Ama bu cidden hiç eğlenceli değil...

İlkönce şaka sandım... İşlem tamamlandıktan sonra hasta psikolojisine girdim. Ayağını,elini, kolunu kaybeden insanları düşündüm.. Çok ağır bir psikoloji olduğunu tahmin ettim.. Benim ki maximum 10 gün de ben 3 güne çıkarıcam gibi duruyor.

Tüm işlerim yavaşladı herşeyi yavaş yapıyorum. Bu durum bana acı bir şekilde şimdiden koymaya başladı :( Ama ben Pollyanna'yı oynuyorum ve Allah'a yürekten şükür ediyorum..

Eine Deutscherin in der Turkei

Geçen gün canım birşey yapmak istemedi. Oda arkadaşıma romanı olup olmadığını sordum. Şöyle beni alıp sürükleyecek bir roman istiyordum. Ayşe Kulin "Nefes Nefese"...

İlk 20 sayfasını okuyup bıraktım sonra 2 gün elime alma fırsatım olmadı kitabı. Dün kaldığım yerden devam ettim bugün bitirdim.

Geçen gün bir kitap ve film satan bir mağazada dolanırken aynı zamanda da telefonla konuşuyordum. Kulağıma almanca sesler takıldı. Berlin' den gelen iki tane erasmus öğrencisi. Ben de Berlin'de Erasmus yaptığımı söyleyince muhabbet koyulaştı. Keşke daha önce tanışma fırsatımız olsaydı bol bol almanca pratik yapma fırsatım olurdu. Sonra ben " ich wünsche euch eine schöne Tag "diyerekten yanlarından ayrıldım.

Aynı gün 2. defa karşılaştık. Onlar beni farkettiler. Bana adreslerini verdiler. Bu akşam evlerinde arkadaşlarıyla toplanacaklarmış beni de davet ettiler. Gelebileceğimi söyledim ama Kpss dersanemden sonra o kadar çok yorulmuştum ki o akşam gidemedim. Ama facebooktan birbirimizi ekledik ve numaralarımız aldık.

Sonra Sonja bana facebooktan mesaj attı. Bir ödevi için benimle görüşme yapması gerekiyormuş. Benden yardım rica etti. Seve Seve kabul ettim.

Dün akşam Kadıköy- Boğa'da buluştuk. Çok enterasan bir görüşme oldu.Almanları ve Türkleri masaya yatırdık. Türkler'in Avrupa'da oluşturduğu imajdan ve bu imajı doğuran sebeplerden, Türk gençliği ile alman gençliği arasındaki yaşam tarzı farklılıkları... vs

Sonra biraz tarihten bahsettik. Hitler hakkında hep soru işaretlerim vardır kafamda. Almanya'da alman halkı çok Hitler'den bahsetmek istemezler. Bundan dolayı ben de çok soramıyordum.

Evet okuduğum son kitap Nefes Nefese tam da bu konudan bahsediyordu. 2. Dünya savaşında Avrupa'da yaşanan vahşet! Yahudi'lerin çektiği sıkıntılar ve biz Türklerin bırakın Türk Yahudileri, Türk asıllı olmayan Yahudileri bile korumak adına yaptıkları... Nazi kamplarında çalıştırıla çalıştırıla öldürülen Yahudiler.. Bugün ilişkilerimiz onlarla ne durumda olursa olsun yapılan bir insanlık ayıbıdır...

Hele şu İsrail'in 2 Türk yardım gemisine yaptıkları saldırıdan sonra bazıları dedi ki Hitler haklıymış ! Hitler demiş ki ! : Birgün öldürmediğim her Yahudi için bana Küfür edeceksiniz!'

Hitler psikolojik sorunları olan biriymiş. Ciddi anlamda hasta.. Aslında Avusturyalı ama sonradan Alman vatandaşlığına geçmiş.. Adam Avrupa'da ki herkesi Almanlaştırmaya çalışmış. Çılgınlık!

Herkesi öldürmek ve tüm Avrupa'yı Alman halkı yapmak. Hatta Sonja Hitler'in Almanlara çocuk yaptırmak için zorla seks yaptırdığını söyledi. Nasıl bir zihniyet!!

Kısacası gelmiş geçmiş tarihin en büyük Diktatörüydü Hitler!

O akşam daha pek çok şey konuştuk. Sonja'nın Türk erkekleri hakkında yaptığı yorumlar bombaydı ama çözmüş kızcağız olayı :)

Kısacası oldukça dolu dolu bir akşamdı.. Beni tekrar o 6 aya götürdü..

13 Aralık 2010 Pazartesi

Gel de Sinir Olma!

Bugün canım çok sıkkın sebepsiz herşey canımı sıkıyor. Sorun bende olduğu aşikar.. İçimde birşeyler var anlamlandıramadağım.. Bekleyişlerdeyim desem değil, beklemiyorum desem yalan olur.. Ben de gidemiyorum. Beklemeyi seçiyorum..

Tüm bunların içinde bir yandan da uyuz oluyorum çevremde olup bitenlere!

12 puanla Rehberlik öğretmenlerinin atanırken bizim yani matematik öğretmenlerinin 90 puanla istediğimiz yere atanamamız. Sorun ise kpss den 12 puan alan bir kişinin öğretmen olabilmesi. Bu adamlar sebze yetiştirmeyecekler sevgili devletim insan yetiştirecekler! Zaten sıfır net yaparsan 16 puan veriyorlarmış demek ki saygıdeger sevgili öğretmenlerim eksilerde netlere sahipler.. Sonra nerde yapıyoruz hatayı diyoruz. Geleceği kimlerin eline bırakıyoruz. Üstelik bu öğretmenler Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni .. İhtiyaç var alıyoruz!! Efendim ihtiyaç var diye hangimiz evimize bozuk işlemeyen işlemcisi çökmüş bilgisayarı sokuyoruz!

Offff!!! Gel de sinir olma !

Diğer bir konu gazatede gördüm. Bir kere daha güldüm ! Pisa sınavlarında yine sonunculuğa mumları dikmişiz. Bir kere de kaleye mum dikebilseydik ne ala olacaktı!! Birinci sıralara bakıyoruz Çin , Kuzey Kore ve Finlandya....
Adamlar yapıyorlar! Ve bir zamanlar bu insanlar yiyecek ekmeğe muhtaçtılar... Finlandya hakkında özellikle BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim.. Bir ülkenin nasıl emekleme pozisyonundan ayaklarının üzerine kalkıp koştuğunun en güzel örneğini anlatan bir kitap.

İnsanlar birşeyler yapmaya çalışıyorlar.. Birbirlerini destekliyor.. Biz ise çok uzağa gitmeye gerek yok en yakınımıza baktığımızda birbirinin ayağına çelme takmaya çalışan insanlar. Hayatın her evresinde görebilmek mümkün...

En gereksiz şeyleri ateşli ateşli tartışmakta üstümüze yoktur ama. Yok başörtülü yok başörtüsüz. Asıl mesele sen önce kafandaki o örümcek ağlarından kurtul ne yaptığına bak! İş yapıyorum diyorsan gerçekten İŞ YAP!! Delinin biri yeter ki kuyuya bir taş atsın hemen milyonlarca gönüllü o taşı çıkarmaya hazır oluyor ve bu mandalite artık sıktı lütfen artık DEĞİŞİN ! AMA LÜTFEN !

9 Aralık 2010 Perşembe

izliyorum ruhun duymaz..
Duyuyorum iç çekişlerini
Derin yalnızlık kuyularının diplerindesin
Elinde yine sigaran...
Ve artık sana 'içme şunu!' demiyorum.
Biliyor musun ?
Artık rüyam bile değilsin
Ellerinle kazıdın adını dilimden
Adına bile kayıtsız kalmışım.
Geçen bir yerde adın geçti,
O zaman anladım...
istesem bile özleyemiyorum seni
Hatıran olan hiçbirşey acıtmıyor içimi
Neden diye sorma bir daha, anla!
Bende olmayan senden ibaretsin...

4 Aralık 2010 Cumartesi

Aufwiedersehen!!


İch hab von Erasmus Buro letzte mal getrennt . Dies mal war alles vorbei . ich hab mit alle Papier fertig gemacht. Das macht mich wirklich glücklich. Aber wenn ich doch noch ein mal Erasmus mache, kann ich ein millionen Papier dafür erstellen . ich werde dich vermissen Erasmus!
Letzte jahre in diese Zeit war ich zu beschaftig mit meine Erasmus Dokumenten. Gehen Noter, Gehen Bank, laufen für Unterschriften :S Mein köpfer hatte dafür gewöhnheit:) wie wasser oder essen :) Wenn ich vergangenheit gucke, kann ich das einfach sagen : VAYYY BEEEE! (Das ist Türkische Ausruf!  )
Viele Erasmus Studenten haben im ihre fach andere Erasmus studentin. Aber ich .. ich bin verrückt. İch bin die erste studentin, die Erasmus gemacht hat, in meinem Fach . Deshalb habe ich sehr wenig informationen. İch kann sehr gut verstehen wie aus dem Fisch ist  ich hab das zwei mal gelebt. Erste mal war erste tag im Berlin. Zweite mal nach dem Erasmus in Turkei.
Muss man nicht schlafen zu traumen. Erasmus war die schöneste traum für mich in meinem Leben.
Nach dem alles bin ich noch mal in der Turkei. Eigentlich beginnen von Zeit habe ich gedacht,dass alles wie früh sind. Aber jetzt denke ich nicht das. Weil ich das verstanden habe. ich bin nicht wie früh.

Erste Tag in der Turkei...
Das Türkische Flugzeug , benutzen mein Türkische handy Nummer und ruf Mutter an, alle leute sprechen auf Türkisch.. Alles hat mich glücklich gemacht.. and and and natürlich Bosporus brücke… danach hab ich gesagt “ kein Stadt wie Heimat !!” ich hatte sehr viel sehnsucht.

Nach einer Gewissen Zeit machen Nervt mich alles, die bevor normal für mich ist. Grosse Menschenmengen,
Die leute gucken mir wie als ob ich anderes bin!!

Letzte woche habe ich in der Turkei mit Erasmus Büro fertig gemacht. Ich sollte nichts machen. Keine Dokument, keine Unterschrifft! Das macht mich glücklich und wirklich traurig!  ich konnte nicht das denken. Ein tag werde ich dafür traurig sein .. Jetzt verstehe ich besser dass, alles vorbei sind. 6 monaten sind wie ein Film.

Das war für mich ein gute Krieg. Aber dies Krieg war sehr sinn für mich. Der war sinnvollste Krieg für mich.
Jetzt laufe ich nach naechste Krieg. ich glaube,dass es weit ist. İch kann noch nicht Kriegeren sehen…

2 Aralık 2010 Perşembe

Aufwiedersehen!! (Türkçe )

Erasmus bürodan bugün ayrıldım.. Bu sefer herşey sona erdii!Tüm belgelerden kurtuldum ! Mutluyum mu nee!! :D :D Ne büyük birzevk.. ama yine olsa da, yine koştursam da milyonlarca belgenin ardından, yine gitsem :( Seni çok özliyecem Erasmus !

Geçen yıl bu zamanlar deli gibi koşturmaya başlamıştım.. Notere git, bankaya git, bölüme git, imzalar milyonlarca insanlar... Artık vücudum bu duruma bağışıklık yapmıştı. Her gün imzalatmam hazırlamam gereken bir dünya kağıt vardı.. Hele o vize alma maceralarım... Şimdi geriye bakıyorum ve şunları çok rahat söyleyebiliyorum.. vayy beee ben neymişim !

Birçok erasmus öğrencisinin bölümünde daha önce erasmusa giden arkadaşları olduğundan birçok bilgiye gitmeden önce vakıf olabilmektelerdi.. Ama ben gariban bir o kadar da DELI ... Bölüm tarihinde ilk defa Erasmusa giden genç !( Uzaya ilk giden insan misalı) Sudan çıkmış balığın ne hissettiğini ben iyi bilirim !

O durumu bir gittiğinde bir de geri döndüğünde yaşıyorsun çünkü.. Herşeyin olup bitmesi.. Rüya demek ki sadece uyurken görülen birşey değilmiş..Şimdiye kadar hayatımda gördüğüm en güzel rüya oldu Erasmus maceram..

Herşeyden sonra tekrar vatan.. Aslında hiçbirşeyin değişmediği ama senin herşeyin değiştiğini düşündüğün Türkiye, Havaalanından ilk inişin, Türkiye'de kullandığın GSM imi telefona takışım. İnsanların hepsinin Türkçe konuşmasının beni bu kadar mutlu etmesi.. İlk İstanbul boğazından geçişim... O sırada "YOK MEMLEKET GİBİSİ" demem..

Bir süre geçtikten sonra eskiden normal olarak gördüğün şeylerin sana artık batması!
otobüsler neden bu kadar kalabalık! İnsanlar neden bana tabiri caizse mal mal bakıyorlar! gibi sorular soramaya başlaman kendine ...


Bugün Erasmusa Büroya son belgemi verdim.. Ordaki görevli "Erasmus işlemleriniz tamamalanmıştır "diyordu. O an o geçirdiğim 6 ay film şeridi gibi geçti gözlerimden.. Evet şaka değildi .. Uyumuyordum da.. O hayatı orda ben yaşadım.
Bu bir savaştı şimdiye kadar hayatımdaki en anlamlı savaş..Savaş dediğime bakmayın bunun adı tatlı savaş :)

Bir sonraki anlamlı savaşlara yürüyorum... Yaklaşamadım henüz.. Savaşçıları göremiyorum..