25 Şubat 2012 Cumartesi

(Doğu)beyazıt'ta yaşamak!

























İlk önce terddüt edersin... Nasıl yaparım orada, alışır mıyım kısa zamanda ? diye sorular sorarsın kendine. İçin sıkılır bunalırsın düşünmekten. Sonra gelirsin Doğubeyazıt'a...

Uçaktan inince bembeyazdır yeryüzü. Uçak yanlışlıkla Sibirya'ya mı indi diye düşünürsün bir an, sonra yok canım Ağrı burası dersin.

Ağrı'dan Doğubeyazıt'a doğru 1 saatlik yolculağa uzanırsın. Zaman zaman köylere rastlarsın yol üzerinde. Yollar buz tutmuştur, korkarsın kayacağız diye, ama taksiyi süren şöfor tecrübelidir buzda araba sürmeye. Doğubeyazıt'a yaklaştıkça buzlanmalar azalır ve renk beyazdan kahverengiye dönüşür.Sağ salim gelirsiniz Doğubeyazıt'a.

Doğubeyazıt, iklim olarak Ağrı merkezden çok daha yumuşaktır. Bu iklim değişikliği insanlarının kişiliklerini de etkilediğini farkedersiniz. Halkı çok yardımseverdir. Doğu ile özdeşleşmiş olan "mahrumiyet" kelimesini Doğubeyazıt'ta çok kullanamazsınız.
Nerdeyse aradığınız maddi olan her şeyi burda mümkündür. Maneviyat hakkında söz veremem. Mutlaka özlem krizleriniz olur.

Barınma problemi hiç yaşamazsınız. Çünkü turistik bir ilçe olduğundan ve çok sayıda devlet memuru yaşadığından sürekli bir yandan yeni apartmanlar inşaa edilmektedir. Evlerin çoğu kaloriferlidir. Benim gibi ateş yakma özürlüsü iseniz. Bu evler sizin için velinimettir. Yani burada asansörlü, kalorfierli ve sıcak suyu olan, güvenliği sağlam daireler bulmanız mümkündür. Fiyatları buraya nerden geldiğinize bağlı olarak size pahalı ya da ucuz gelir. Eğer istanbul'dan geliyorsanız 160 m2 eve 350 lira kira,150 lira yakıt ödemek size pahalı gelmeyecektir. Ama bir ev arkadaşı bulduğunuzda bu fiyatın daha da düşmesi olası.

Gelelim ilçenin sosyo-ekonomi ve kültürel durumuna. Buraya aşırı büyük beklentilerle gelmediyseniz çok hayal kırıklığına uğramazsınız. Kızlar için konuşuyorum; eğer çok uç şeyler giymiyorsanız burada gardoraplarınızda çok değişiklik yapmanıza gerek yok. Sokakta dikkat çekmezsiniz. Çünkü burda halk yerel kıyafet giymiyor. Ve aynı şekilde hepsi Türkçe konuşabiliyor. Aksanları olsa da anlayabiliyorsunuz onları. Zaten ilçede batıdan gelen çok fazla insan var. İster istemez kısa zamanda çoğu ile tanışıyorsunuz. Çok rahat bir arkadaşınızla çıkıp bir cafeye gitmeniz mümkündür. Eğer merkezde iseniz sokakların çoğu sensörlüdür, siz yürüdükçe ortalık aydınlanır.
Burda hava erken kararır. Ama çok rahat dışarda gezebilirsiniz. Ama yine de tedbirli olmanızda fayda var, mümkünse yalnız olmayın.

Alışveriş yönünden 2M migrosu ve onun üstünde sinema salonu ve kocaman bir cafe bulunmaktadır. Oraya gittiğinizde mutlaka tanıdık birileriyle karşılaşırsınız. Genelde batıdan gelen devlet memurları orada takılırlar.

Sağlık açısından 1 devlet hastanesi 1 de özel hastane var, henüz oralara gitmedim, Umarım bundan sonra da gitmem gerekmez. Ancak fizik tedavi, cildiye gibi bazı bölümlerin bulunmadığını duydum.

Doğubeyazıt'a geldiyseniz abtigör köftenin tadına bakın, eğer et yiyenlerdenseniz. Burada tarım çok gelişmemiş. Sebze ve meyve genelde Igdır ya da İran'dan geliyor. O yüzden manavları pahalıdır.

Halkı fakir değildir. Genelde bir çoğu kaçakcılıkla uğraşır. Çünkü İran ile sınır kapısı vardır. Buranın ünlü pasajlarını gezmeden gitmeyin sakın. İstanbul'un kapalı çarşısının ucuz versiyonu. Kaçak gelen malların satıldığı pasajlardır bunlar. Geniş bir zamanda gezerseniz eğer güzel şeylere rastlamanız mümkündür.

Doğubeyazıt'ta yaşamak farklıdır. Kendini buraya ait hissederken bir o kadar da burdan kopuk hissedersin. Her şeyden uzaklaşmak isterdim, kimsenin olmadığı bir yerlere gitmek isterdim. Kimseyle konuşmadan geçirdiğim günlerim olsun derdim. O kadar yorgundum. Şimdi öyle bir yerdeyim. Bundan sonra ne olur? zaman gelsin de görelim..

6 Şubat 2012 Pazartesi

VEDA


Son gecemdi dün gece İstanbul'da. Şimdi bambaşka bir şehirden bakmaya devam ediyorum dünyaya. Kim derdi ki onunla bir gün ayrılacağız. İçimde garip bir his var. Yepyeni bir hayata başlamanın arifesinde, her şeyin eskisinden çok farklı olacağının bilincinde olmakla birlikte bambaşka hissediyorum. Ama korkmuyorum bu şehirden ayrılırken, doğrusunu söylemek gerekirse çok üzülmedim de sadece çok özleyeceğimi biliyorum.

Çok farklı bir iklimde bambaşka hayatlara dokunacağım gittiğim yerlerde. Kendimle başbaşa kalacağım zamanlarım olacak. Zor anlarım da olacak ama ben hissediyorum.. Kulağıma güzel sesler geliyor uzaktan. ve ben İstanbul'u terkettim. İstanbul ile birlikte terkettiğim bir çok şey oldu. Hepsi geride kaldı. Kimisini çoktan unuttum kimisini ise unutmak üzereyim...

Şimdi söz bile veremiyorum İstanbul'a bir daha geri döneceğimin garantisini..