6 Şubat 2011 Pazar

e Yuh artık !

Hava şartları madem güzel o zaman sahilden gideyim dedim. Gökyüzünün mavisi ile martıların beyazının kontrası harikaydı. Martıların keyfleri yerinde görünüyordu. Yolculuğun başları normal seyrinde gidiyordu. Sahilde dolaşan,balık tutan, koşan insanları izlemek hoşuma gidiyordu. Yüzlerindeki ifadeleri incelemek konuştuklarını çözmeye çalışmak, kitap okurken sonunu tahmin etmek gibi bir duyguydu.
Trafik bir noktada felç olmuştu. Duruyorduk. Orta yaşlı bir amca denizden oltasını çıkardı. Bir sürü balık gelmişti oltaya balıklar çırpınıyorlardı. Nefes alamıyorlardı işte ! Aradıkları O2 o değildi.. Başkaydı onlara nefes aldıran şey.. Neyse ki amca onları tekrar suya atmıştı. Bu sefer daha küçüktü mekanları bir yoğurt kabı kadardı.. Sonra bazılarını denize tekrar fırlattı. Neden acaba diye düşünürken arkamda oturanların yorumlarıyla öğrendim nedenini.. Beğenmediklerini geri suya atıyormuş balıkçı amca... Vayy bee! Vasıfsız olmanın işe yaradığı yerler de varmış demek ki hayatta :) Aklıma direk bu geldi. Ya da bazı durumlarda vasıfsız rolü yapmak, ama bunun için önce rol yapabilmek gerekir...

Neyse yolculuk devam ederken ben Hayallere daldım. Hayalimin kahyasıyla konuştum epey bir... 1 saat, 2 saat, 3 saat !! eee sıktın artık bitsindi artık şu trafik!

Otobüste herkes sıkılmıştı. Arkalarda oturan bir amcam yüksek sesli müzik açtı. O saniyelerde ben kendi kendime sinir oluyordum bineydim metroya varaydım hemen nolurdu sanki ! 3 saattir yollardaydım ... Kendime öfkelenirken ben ... Arkadan bir müzik ibrahim tatlıses'ten nağmeler ( en kıro bişisinden) Ağlaaamaaaaa!!!!!! diyordu. Biran nedense üstüme alındım. Sonra üstüme alındığım için gülmeye başladım. Dışardan muhtemelen komik görümüşümdür ama herkes gülüyordu. Otobüs sokak dolmuşu gibiydi yüksek ses arabesk dinliyorduk ! :D Ama kimse duruma müdahale etmedi. Derken beni bekleyen arkadaşım telefon açtı. İsyanlardaydı beni beklemekten meyve vermiş kendisi, gelince ben bana ikram edecekmiş onlardan. "Peki" dedim ! :)

Yürüsem belki daha çabuk ulaşırdım Beşiktaşa.. Sonra Beşiktaş'tan cevahire gitmek vardı:s Yine trafik çünkü GS maçı vardı... Osmanbeyden metroya bindim metro tıka basaydı.. Bana kaderimin bir oyunumuydu bu?

Neyse sonunda arkadaşa ulaştım... Sırtından yaklaşık 7 kiloluk bana ait olan sırt çantamla 2 saattir beni beklemesine rağmen sakindi bana göre.. Ama bana göre ! :)

İkimizde İstanbul'daki nüfus kalabalıklığına saydık bir süre cevahirin önünde.. Kar yağsındı, fırtına çıksın hava güzel olmasın insanlar evde otursun!!! Kimse İstanbul'a göç etmesin!

İstanbul bu kadar kalabalık olmak zorunda mısın ? !!!

Hiç yorum yok: