15 Kasım 2010 Pazartesi

LAF OLSUN DEĞİL!

Çok rahatım.. İstediğim şarkıyı dinliyorum,
İstediğim filmi izleyip istediğim mekana gidiyorum..
Artık hiç bir şey bana birşeyleri hatırlatmıyor.

Çok güzel bir yerdeyim,
Hafif, sitemsiz ve maziye yabancı
Unutuşların en hakikisindeyim...
Olur da bir gün dejavü olursam bir yerler de,
Her zaman ki gibi
"Ben bu anı bir yerde yaşamıştım" diyeceğim.
Ve o an uzaklaşacak anında..
Ben yürümeye devam edeceğim..

14 Kasım 2010 Pazar

ÇAKIL

Hiç Bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek ,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?

Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek...
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek ,
artık sonunun "Pi" hali degil mi?
Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir
yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar
yaşamak
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sende biliyorsun değil mi bunları.?
Bir sinema koltuğunda sende iki kişi gibi oturdun mu
hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına.
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylasamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden
birisine aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün
ama merhem olamadığın zamanlar.

Gücünün,
hani o tanrısal gücünün
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç....
Hiiç...
hiç...
bir hiç...


Can Dündar

Ergenliğe Giriyorum.. Depresifim Asiyim ! :)

Bir Istanbul'dan Osmaniye'ye olan serüvenin içindeyim Kurban Bayramı dolayısıyla..

Her zaman ki gibi gelince şimdi kardeşimin olan ama eve gelince benim kaldığım odama yerleştim.. Kitaplığı şöyle bir elden geçireyim dedim. Bir de ne göreyim .. 6.,7. ve 8. sınıfta yazdığım günlükler kitaplıkta öylece duruyor. Kimbilir annem hangi delikten buldu da oraya koydu.. Okumuş mudur diye sormuyorum bile kendime kesin okumuştur:)

Aldım elime birini göz atmaya başladım bir sayfa iki sayfa derken, kendimi kahkahalar basarken buldum.. Okudukça gülmekten yerlere yatmaya başladım.. Yan odadan kardeşim noluyor yha diyerekten geldi ona da okumaya başladım:d

Sevgili günlük çok acı çekiyorum.. Dünyadaki herkes anlaşmışlar bana acı çektiriyorlar.. Kendimi çok yalnız hissediyorum.. Yalnızların kızı oldum ben... Hayatımda hiç birşey yolunda gitmiyor.. Sınıf başkanı sürekli adımı tahtaya yazıyor, Sıra arkadaşımdan hiç memnun değilim tamam en iyi arkadaşlarım ama derste beni konuşturuyorlar dersi dinleyemiyorum :(, annem sürekli dedikodu yapıyor..

Sevgili günlük napacağım bilemiyorum .. Ağlamaktan gözlerim şişiyor hergün... Kimse beni anlamıyor :(
Hele defterim biterken günlüğe "çok özlüyorum sensiz napıcam bilemiyorum .. umarım beni unutmazsın" :D demem yok mu ?

:D:D Allah'ım ne dertliymişim ben yaa !! :) Acıların çocuğuymuşum haberim yok..
Geriye bakıp döndüğümde bende hiç ergenlik belirtilerini göremiyordum ama şimdi bu günlüklerimi okudukça şimdi gelişim psikolojisi dersinde gördüğümüz tüm psikolojik halleri yaşamışım.. Dünya benim etrafımda dönüyor sanıyormuşum resmen .

Okuduğum her sayfada gülmekten koptum.:D
O günlükleri Türkçe öğretmenimizin zoruyla yazardım ama şimdi iyi ki yazmışım diyorum..

Günlük hayatta zaman zaman böyle saçmasapan pskikolojilere düşütüğümde artık bu günlükler aklıma gelecek ve ben başlayacağım gülmeye :)

13 Kasım 2010 Cumartesi

SANA DİYORUM



Eğer biraz cesaretin varsa
Tut elimden…
Eğer hissetiysen benden önce
Görebildiysen o gerçeği
Tut kollarımdan sars beni ki
Kendime geleyim…
Burdayım işte, her zaman ki yerimde!
Eğleniyorum kendi halimde
Ne halim varsa görmekteyim.
Sebepli sebepsiz gülüşlerin mimarı suratım…
Herşeyle alay eder oldum bugünlerde
Artık beklemiyorum seni
Ama birgün gelirsen,
Gelirsen birgün sevgili!
Tut kollarımdan sars beni ki
Kendime geleyim, görebileyim seni.

3 Kasım 2010 Çarşamba

IN BERLIN

IN BERLIN
Manchmal wenn man träumt, kann man nicht Szenario verstehen und nimmt man teil. Da! Habe ich in Berlin das gemacht. Ich hatte Hauptrolle in einem Film in Berlin. Andere Leute, andere Plätze, andere Kulturen, andere Gerichte und andere Lebens… Als ich in Berlin Deutsch gelernt habe, habe ich echt Sinne von manche Türkische Worte gelernt. Zum Beispiel „anders“… Ja Alles war neu für mich wie jetzt alles vorbei sind. Oder andere Wort „vermissen“ habe ich gelernt. Ja! Was ist Sehnsucht? Habe ich das in Berlin gelernt. Die große Sehnsucht habe ich in Berlin probiert. Habe ich dafür in Berlin erste mal geweint.
Aber jedoch die Welt ist nicht strichliert wie in Geographie Bücher. Ich hab da anderes Leben gesehen. Die gute Menschen sind nicht nur in unserem Heimat. Es gab viele gute Menschen in der anderen Städte auch. Ich habe das verstanden. Ich habe die Leute, die meine Herz fühlen an, kennengelernt. Ich habe die schönste Zeiten des meinem Leben mit sie gelebt.
Wenn man wie das Gericht ist wissen will, muss man das erste mal probieren. Ich hab das gemacht. Es war fantastisch. Jetzt kann ich nicht das vergessen wie lecker Berlin war. Aber es gib eine echt, dass ich nicht mich für Istanbul sättigen kann.