6 Aralık 2013 Cuma

İnanmamı istiyorsun çocuk
Bu kadar yalan kokarken ortalık
Ben sana nasıl inanırım...
Sözlerini değiştir,
Hepsini duydum ve hepsine inandım.
Sonra ise hepsinden nefret ettim.
İşte bu yüzden bana mutlu sonla biten masallar anlatma..
Her şey yolunda gidecek  deme.
Düşmekten, kanamaktan sonra
Sarmaktan bahset yaraları bana.
İlla diyeceksen bir şeyler.

Ama yine de uzak dursan benden
Canım istemiyor,yeniden demek...
Gelme çocuk,
Kırarım, incitirim yüreğini...
Ama yine de söylemem yalan.
İnan bana çocuk
Sevmiyorum seni...
Tutma elimden, üşümem ben.
Daha dik yürürüm sensiz..
Beni benle bırak, bırak da göreyim
Ne halim varsa..
Yorgunum ben çocuk, biraz da aç...
Eyleme benim vaktim az
Et de beni uçayım, azat ....

25 Ekim 2013 Cuma

Hayır hayır! Herkes mutlu olsun istiyorum ben.. Herkes sevilsin ve sevsin istiyorum. Küslük olmasın..
Tamam bazen kırılsak bile birilerine yine de kin olmasın içimizde.. Affetmek olsun yüreğimizde hep.. Belki bidaha görmek istemesek bile iyi düşünelim onun hakkında. Bazen canımızı yakmak isteyenler ve istemeden yakanlar olur, onlara bile hep iyi dileklerimiz olsun istiyorum.. Uzağımızda bir yerlerde mutlu yaşasınlar mesela..

Kimse kimsenin ölmesini istemediği bir dünyada yaşamak isterdim,bazen ölümün kurtuluş olduğunu bile bile..
Kimseden nefret etmek istemiyorum ben... Kimsenin kötülüğünü istemek istemiyorum... Kalbimde kötülük olmasını kendime yakıştıramıyorum. Bir huzursuz oluyorum, ne zaman duysam kötülüğün ayak seslerini..
Nefsimizin kölesi olmadığımız bir hayata sahip olsak...Paylaşsak acıyı hüznü ve mutluluğu...Beraber gülsek ve ağlasak..El ele versek, velhasıl tok, açın halinden anlasa....

Kimse aç uyumasın mesela, üşümesin paltosu olmadığı için, ilaç alamadığı için ölmesin hiç kimse.. Çocuklar hep gülsün :// Sevgisiz kalmasın çocuklar,şevkatsiz kalmasın, her zaman okşansın saçları.. Gözlerime bir meziyet verilecek olsa, gerçek ihtiyaç sahiplerini görebilmeyi isterdim...El uzatabilmeyi isterdim onlara...

Ah bu hayat ! Çok ciddiye aldığımızdan unutturuyor bir çok değeri... Bencilleşiyoruz.. Ve bunu iyi bir meziyet sanıyoruz. Üzülüyorum gidişata ve ayak uydurma çabalarına :/

Hayat gerçekten kısa.. Ve yaşı yok vedanın..O yüzden kimseden nefret etmek istemiyorum. Uzak durmak kafiyken, nefret neden? Güzeli çağırıyorum, güzeldeyim ve güzele varmak istiyorum... Herkese hayatta gönülden mutluluklar diliyorum benle ya da bensiz, uzağımda ve ya yakınımda... Mutluluklar...

24 Ekim 2013 Perşembe

Toygar Işıklı - Hayat Gibi

Havalar da soğuk gidiyor bu aralar, üşürsün sen, bilirim.
Aman dikkat et aklına yazları getir..

22 Ekim 2013 Salı

Pencerimin kenarındaki saksı
Üzülme içindeki karanfiller soldu diye,
Sen başka çiçeklerin ev sahibi olacaksın.
Başka çiçeklerin köklerini sarıp sarmalayıp,
Isıtacaksın onu, soğuk gecelerde.

Belki bir gül; belki de papatya,
Kim bilir bir sarmaşığın evi olacaksın.
Ve onu gökyüzüne doğru kaldıracaksın.
Yitirme umudunu hiç, hani seversin sen ya
Yeşili,beyazı ve kırmızıyı,
Göreceksin hepsi senin rengin olacak.

Mevsim sonbahar şimdi,
Ondandır bu kuraklık, bu açlık ve yıpranmışlık.
Belki daha da sararacak günlerin,
Üşeyeceksin topraksızlıktan..
Ve kış çetin gelecek bedenine..
Ama unutma pencerimin kenarındaki saksı
Sil şu akmış makyajını, sil
Her kışın sonu bahara erişir, bunu ebedi bil..

8 Ekim 2013 Salı

Hayatta mucizeler elbette vardır.. Ancak başımıza gelen bir çok olayı biz çağırırız.
Güzeli çağırırsak güzel gelir ve derin bir uykuya dalar seninle.. Çirkini anarsak çirkin gelir kapımıza
ve çok sevdiğiniz bir şarkıyı katledercesine fısıldar kulağına. Demek istediğim neyi dilersen o gelir
konar avuçlarına...Canın yanıyorsa kimseyi suçlama , belki de sen çağırdın o yangıyı yüreğine...
O yüzden dilemeyi bileceksin, inanmayı bileceksin. Mutlu sonlar yazacaksın hikayelerin sonuna. Yazarken kimsenin mutsuzluğu olmamaya bakacaksın. Zira mutsuzluğun gölgesinde nefes alamazdı mutluluk..Mutluluk, ancak bir başka mutlulukla vardı.

"Ben ona inanmıştım." deme ! İnanmamıştın." İnanmak" gerektiriyordu rolün, ve sırf rol gereği belki de vicdanın rahat olsun diye " inanmışı" oynarken kendini çok kaptırmıştın. Ve "sen" yok olmuştun rolün gölgesinde.  Yok olmuştun çünkü aslında inanmamıştın ona. İnansaydın gerçekleşirdi inandıkların. O yüzden kendine gelmeyi bilmelisin vakti geldiğinde... Ve inançlarını her seferinde daha isabetli kurmayı da..Güzel şeyleri çağıracaksın her sabah, her gece kucağına... Ve emin olacaksın bir gün gelip omuzuna konacağına.. Ya da kim bilir bir omuzun mutluluğu olacağına...
https://www.youtube.com/watch?v=tEi_sFZXVNM

4 Ekim 2013 Cuma

Yaşasın yaşasın Sweet Friday!

Off! işten yeni geldim sayılır. Bu idarecilik o kadar da yan gel yat değil yani. Hatta yok öyle bir şey :)
Bir yandan pansiyon, bir yandan yemekhane işlemleri, diğer yandan sevkler. Kafam bir milyon olsa da giderek hakim olmaya başlıyorum. Günler çok hızlı geçiyor böyle olunca. Kafam on yüz bin milyon şey ile dolu :)))

Ama üzerimde nedensiz bir mutluluk var, maşallah suphanallah ! :D

Ama bence bunun nedeni bugün cuma, yarın tatil, kulağımda müzik, elimde laptopım sınırsız her şeyi araştırabilme yetim , okuyacak güzel kitaplarım, güzel kulaklıklarımla çılgınlarca dans edebilme fırsatım var.

Yaklasık 3 gündür zumba dvd seti indiriyordum. Bugün o da tamamlandı. Spora da hazırız! :)

Tüm bunlar eşittir huzur :) İçimde uzun zamandır bu kadar yaşama sevinci hissetmemiştim ...
Bu kadar huzurlu görünce kendime yazmadan olmaz dedim ..

İnanıyorum güzel daha da güzel günler göreceğim .. göreceğiz...

28 Eylül 2013 Cumartesi

Bugün Doğubeyazıt'ta güneşli bir pazar olduğunu gördüm pencereden bakınca ! Bir parça tutmak lazım o zaman ucundan. Küçük bir Doğubeyazıt turu yapmayı planlıyorum aniden gelen misafirimi gezdirmek için..

Bu yıl buraya gelirken zaman nasıl geçer diyordum . Ama hiç düşündüğüm gibi olmadı. Günler öyle dolu ve canlı geçiyor ki, zaman kimi zaman yetmiyor. Yetişemeyeceğim diye endişeleniyorum işlere...

Her hafta hayatımda bir şeyler değişmeye başladı.. Geçen pazar spor yaparken acı bir haber alıp bir haftalığına memleketime gittim. Dedemi kaybetmiştim. Derinden sarsılmıştım..Çocukluğumun büyük bir parçasınıda yanında götürdü giderken. Toprağın bol olsun dedem benim .. Bu kızla her zaman gurur duyacaksınız siz ikiniz anneannemle, ordan .. ve birgün yanınıza ulaştığımda her zamanki gibi ALLAHINI SEVEYİM diyerek alnımdan öpeceksiniz. 

Bir sonraki pazar tekrar Doğubeyazıttaydım. Eğitim-öğretim başlayalı bir hafta olmuştu. Birden bire büyük ısrar ve cesaretlendirmelerle  ve pansiyon nöbetlerinden kurtulmak için müdür yardımcılığı görevlendirmemi kabul ettim. Ve okuldaki konumum değişiverdi hiç aklımda yokken. Gidenin yerine yenisi hemen gelmediğinden hayli biriken işleri yoluna koymak epeyce vaktimi aldı. Henüz mdr yardımcılığı kimliğini üstüme giyememiş olsam da kısa zamanda epey bir şey öğrendim. Pişman olmamayı diliyorum. Büyük bir tercrübe olacağından eminim ama hayırlısıyla altından kalkmayı umarım.

Bu pazar ise güne erken başladım. Az biraz sabah sporu ile deşarj :) ardından ılık bir duş.. Sonra blog yazasım geldi misafirimi beklerken. Blogu yazarken bir telefon aldım. Doğubeyazıt'a bir misafir daha geliyormuş :)) o zaman misafirleri tanıştırıp bu güneşli Bazidin tadını hep birlikte çıkarmak lazım :))

Mutlu pazarlar! :)))

11 Eylül 2013 Çarşamba

En işin içinde çıkamadığım zaman bi kahve yaparım sade....
Sonra kalmışsa arkadaşımdan bitane
Yakarım...
Çekerim içime dumanı...

Sonra izlerim kendimi karşıdan,
Küfrederim, alay ederim :)
Ama sonra boşver derim..
Yanına kar değildi yaşadıkların,
Ama zarar da olmadığını bilirim...

5 Eylül 2013 Perşembe

Harabe

Bazen daha güzel şeylere yol açmak için bazı şeylerin yıkılması gerekir.
Bu değişiklik kimi zaman panik yaratır.

Alışmışızdır o eski yıkık dökük harabeye
Bize göre mutluyuzdur orda.
Halbuki her yağmur yağdığında, çatısı akar.
Duvarlarındaki derin çatlaklardan soğuk gelir,
Çetin kış günlerinde.
Ve yazları kavurur güneş, her tepeye geldiğinde.

Ama yine de inat bu ya sarılırız harabeye..
Üşütse de, yaksa da, sokakta yatırsa da kimi zaman
Terketmek zor gelir, taşınmak ürkütür...
Arada bir tavanın açık tarafından gökkuşağı kendini gösterir çünkü.
Sırf bu yüzden orda kendimizi mutlu sayarız..
Bilmeyiz gökkuşağının aslında kendini daha çok gösterdiğini dışarda.

Sonra bir deprem olur,
Harabe yıkılıverir.
İstesen de yaşayamazsındır artık orada.
Önce sızlanırsın evim diye.
Gökkuşağını sadece ordan izleyeceğini sanıyorsundur çünkü.
Derken zaman geçer,
Ve hayatın sonu olmadığını görürsün.
Artık üşümüyorsundur kış gecelerinde,
Ve kavurmuyordur güneş tenini..
Çünkü yeni evin seni koruyordur.
Hem de harabenin hiç koruyup kollamadığı kadar...

2 Eylül 2013 Pazartesi

Bir insan kendini ne zaman tam olarak tanıyabilir?
Düşününce cevabı hemen verilecek bir soru değil...
Şöyle olsa napardın diye sorulduğunda kaçımız gerçekten asıl tepkimizi kestirebiliriz...
Bence hiç birimiz bunu hayatımızın sonuna kadar kusursuz şekilde yapamayız..
Çünkü değişiyoruz.

İnsan değişir,
Kırıldıkça, tiksindikçe...
Hırpalandıkça değişir.
Kimimiz hırçınlaşırız canımız yandıkça
Kimimizse susmayı tercih ederiz.
Susuşlar sessiz konuşmaların davetçisi...
Sustukça pişersin ve başka bir göz açılır yüreğinde...
O göz herkesin bu kadar samimiyetsiz olduğu dünyada
Nasıl bu kadar içten kaldığını gösterir
Ve seversin kendini...
Kimseyi aldatmadığını,
Her kelimeyi dibine kadar hissettiğini,
Sevgi yolunda her yolu yürüdüğün için seversin..

Sonra dua edersin..
Ki kimseye güvenin kalmadığı bir dünyada
Hala sevebilen bir kalbin var diye..
Hala inanabildiğine sevginin gücüne,
Şükredersin...

Hala sevebilirim ben her şeyi
Denizi, toprağı, gökyüzünü, hayvanları,
Ve tabi insanları da
Yeter ki dokunmak bilinsin yüreğime,
En derin, en kuytu kimsenin giremediği yerlere...




30 Temmuz 2013 Salı

Herşeyimi kaybedebilirim hayatta.
Sevgimi, aşkımı, saygımı
Hatta özlemlerimi bile...

Ama "masumiyet" ! Bunu kaybetmekten korkarım en çok. Küçük bir kız var içimde herkes sustuğunda konuşan..Öyle masum konuşur ki severim kendimi yeniden...

Öfkelensem de şiddetlensem de kimse için kötü bir dileğim olamaz benim.. Allah'a havale eder, uzaklaşırım. Duymasın kimse sesimi, görmesin yüzümü, hele hiç çıkmasınlar karşıma... Bunu istiyorum sadece.

İçimdeki küçük kız beni ayakta tutuyor. Onunla gülüyorum, onunla dalga geçiyorum her şeyle. Onun kocaman yüreği oldukça her zaman dimdik ayaktayım ben.

Güzelleşiyorum giderek, güzelleştim yasla :)

28 Mayıs 2013 Salı

Benimki öyle bir sevda olmalı ki
Hoyrat bir bahçe gibi
Hesapsızca esen,sararan kararan ve tekrar yeşillenen.

Terazinin iki kefesi gibi olmalıyız..
Kimi zaman o, bazen de ben havada asılı
Öylece nefessiz kalmalıyız..

Gel dediğimde kanatlarını takabilmeli
Ve sırf yüzden ben yeniden aşık olmalıyım..
Işıklar söndüğünde,
Herkes gitse onun kalacağından emin olmalıyım
.
Karanlıkta saklambaç oynarken bile
Boynumda nefesimi hissedecek kadar
Uzağımda saklanmalı benim sevdam..
Benim sevdam öyle derin
İki ömürlük olmalı...



21 Mayıs 2013 Salı

Yarın uyansam... Simit-poğaça alıp moda sahile gitsem... Denize nazır... Belki üstüne bir fincan kahve! Bir de fal bakanım olsa...

Çok özledim be seni İSTANBUL... Seni unuttuğum yalan.. Şunu bil ki aklıma her geldiğinde tütüyorsun burnumda..

Biz senle kavga etsek bile hep sevdik birbirimizi... Canımı yaksan da almayı bildin gönlümü...Ne güzeldin sen İstanbul.. İlham verdin her daim bana ...

Şimdi çok uzaklarındayım... Gözlerimi kıstığımda göremeyecek kadar uzaklarındayım.. Senden uzakken bir farklılaştım ben. Eskisi gibi kavrayamıyorum hayatı... Daraldı düşüncelerim... Kendime gelmem lazım İstanbul...

Sana yeniden aşık olmama izin ver... Çünkü senin aşkın yakmıyordu beni... Maviydi senin aşkın deniz kıyısında ve yeşildi beykozunda...Özgürlüktün sen İstanbul, Özgürlük...

Seni düşünmek bile uzaklaştırıyor beni her şeyden... Kimbilir bir gün yeniden buluşuruz... Belli mi olur....
Burada güne erken doğuyor ve bir o kadar da erken batıyor... Karanlıktan korkuyorum... Oysa gece bile gülümserdi seninleyken  bana...


4 Nisan 2013 Perşembe

O kadar çok konuştum ki... Susmak zamanıydı şimdi.. Avaz avaz susmak vardır ya.. Kimseye hiç bir şey bahsedesim yok kısa ve net cevaplar herkesi tatmin etsin istiyorum..

Susarken idrak ettiğim şeyler, beni inandığım yalanlardan uyandırdı. Nolursa olsun insanın hayatında bir defa böyle yalanlara inanması güzel bir şey...Artık kızgın bile değilim.. Sadece izliyorum etrafımı ve kendimi..

Kendimden epeyce uzaklaşmışım meğer. Yeniden hayatımın merkezinde kendimi bulmam biraz garibime gitti. Eski günlere döndüm yeniden... Ama özlemişim beni. Kendimle ilgileniyorum bolca...

İnsanların iyi olduğunu görmek, hayatlarına kaldığı yerden hiç bir şey olmamış gibi devam ettiklerini görmek beni daha çabuk iyileştirdi. Ben neden ne için üzülüp,günlerce uykusuz kalacaktım ki...

Herkes iyi olsun .. Kızgınlıkla söylenen laflarımdan utanıyorum.. Eğer gerçekten senaryo buysa ve son burasıysa,perde kapanmayıp napacaktı? Gereken yapıldı.

Evet sanmıştım ki bu oyun hep devam edecek.. Ve ben başrolde olacağım. Ancak yönetmen başrolün bana uygun olmadığını söyledi... Önce direttim illa ben bu oyunda başrol olacağım diye. Elimden geleni yaptım. Ama bir yerden sonra anladım ki yönetmen kararlıydı... Ve ben artık bu oyunda yer alamazdım ...

Şimdi uzunca bir süre hiç bir yerde oynamayı düşünmüyorum. Kendimi çok özlemişim, hasret gidermem gerekecek epeyce.. Biraz da pansuman lazım... Sargı bezi , yara bandı?

-Ah teşekkür ederim...

3 Nisan 2013 Çarşamba





Her aşkımda sen vardın..
Bitmez sandığım rüyamdın..

Her sabah sana uyandım
Her akşam sensiz kaldım

Kaç yemin bozdum yoluna
Yolumdan döndüm gözünün yaşına....
....
Bir varmış, birileri yokmuş
Zaman gelmiş, ecelini bulmuş
Gözlerim görmezmiş fırtınam dinmezmiş
Ayrılık kadermiş
Kaderime küstüm....

2 Mart 2013 Cumartesi

Bazen bakıyorum da dünyaya ne acayip! Herkes kendini bir parça da olsa mutluluk süpürgesinin üzerine bindirmiş uçmaya çalışıyor. Ama gerçek ama yalan mutlu sonla biteceğine inandığı birşeye inanmak istiyor. Tüm inacını o yolda harcıyor, ta ki o inancı sarsılmaya başladığı an o mutluluk süpürgesi mutsuzluk süpürgesine dönüşüp, tüm yaşam sevincini süpürmeye başlıyor içinden....

Yine de çırpınıyor insan hani belki olur da dalgalanır sakin sular da atar en maviliklere bizi de diye... Bekliyor aydınlık günler de gelir diye... Ve korkuyor ömrün geçmesinden ... Ömür dediğin değil mi bizi harcayıveren kolayca.. İşte bundan sürekli bir şüphe bürüyor insanın içini yanlış duraklarda doğru otobüsü bekleyenlerinkine benzeyen... Ama yine de sonuna kadar oynamaktan vazgeçmiyor zarlarını , mars olmaktan korkan bir acemicesine..

Giderek sessizleşiyor. Tepkileri daha şiddetsiz ve kabullenişleri kolaylaşmaya başlıyor.. Aslında bir şeylere hazırlıyor da kendini, bunu kendinden bile saklıyor... Ama yine de güzel olsun istiyor. Ve gördüğü her ışıkta başını tekrar tekrar kaldırıp bakıyor ve bekleyişi devam ediyor otobüs durağında...


12 Ocak 2013 Cumartesi

Acaba nereye kadar sürecekti bu durum?  Sabrettikçe ,güzel düşünüp ve güzel olacağına inandıkça vurmaya devam edecek miydi yüreğine.  İşin en hazin tarafı giderek daha az acıttığını hissediyorum.. Günler geçtikçe tadıyorum hepsinden .. Bir lokma yokluğundan, bir lokma ilgisizliğinden ... Ve alışıyor damağım hepsinin tadına..Sonra uzaktan bir yol görüyorum, bu tadların gurmelerinin yolcuları var üzerinde... Bir gün yanlarına gideceksin diyor içimdeki kız... En başlarda ürküyordum bu cümleden.. Ama şimdilerde yavaş yavaş alışmaya başladım bu düşünceye...

Ne olursa olsun. Yaşadıklarım, hissettiklerim yanıma kar kalacak... Dediği gibi de şairin...

Olsun istersin…
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.

Aşktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin…
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.

İştir ; sabahlarsın, “olsun” diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…

Dosttur ; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi “O’na” ayırmaya çalışırsın…
Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!

Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…

Can Yucel.